Yazdığım kadarıyla, içimden taştıkça...

http://www.toplumcudusunce.com/konumuz-sosyal-mafya-vadisinde-cikis/ Yukarıda paylaşılan linkte yayınlanmış olan yazım: Konumuz Sosyal “Mafya” Vadisi’nde Çıkış… Türkiye’nin belirli bir zamandır içine doğru sürüklendiği bir politik-psikoloji düzlemi var. Bu düzlemin temelinde yer alan ögeleri tespit etmek adına COVID-19’un herkesi kendisini daha çok ifade etmek üzere tetiklediği ortam faydalı oldu. Artık pek çoğumuzun YouTube kanalı var veya canlı yayın konukları aldığımız kişisel mecralarımız, yayınlarımız oluştu bile. Bu sayede herkes daha çok konuşuyor, herkesin ne düşündüğünü yoğun bir şekilde tatbik edebiliyoruz. Birbirine Benzemeyenlerin Âlemi 2002’den bugüne gelirken birazdan tanımlayacağım düzenin birden kopuş yaşayarak oluştuğunu elbette iddia edecek durumda değilim. ‘90ların karanlığından kimler sorumluysa bugün yaşanan mutantlaşmış türev versiyonunun da hazırlayıcısı olduklarını söylemek gerekiyor. Bundan 2 hafta öncesine kadar Türkiye’de sosyal medyanın en önemli meselelerin

The end of 2019 and the beginning of 2020 was a period when we focused on topics such as regional conflicts, especially what took place in Syria, and possible consequences of a new refugee wave tied to that, as well as on the presidential elections in the USA, and UK exiting the EU. The possible scale and depth of a global economic crisis were like a black cloud hanging over the same period. Yet another awakening during the year of 2019 has turned heads and reminded us that the new generation has not been thinking in the same way as the rest of us for a while. Greta and her fellowship of millennials took to the streets and shouted out stark realities about the earth. Following the COVID-19 pandemic, there has been a significant addition to the front that represents one side of the global warming debate, that also has been taking precautions, and has demanded from the status quo. Of course, these new participants have not internalized the principles of pluralism, transparency, and p

bu yazının iki ayrı bölümü mevcut. kendime dair bazı itirafları okumak istemeyenler bir bahçenin nasıl oluştuğunu anlattığım kısıma direk geçiş yapabilir :)  hemen herkes inanılmaz saldırgan olduğumu düşünüyor. çok kavgacı bir hale büründüğümü, sürekli 'arıza' çıkardığımı söylüyor. neredeyse bütün çevrem bu düşünce etrafında birleşmiş durumda. yalan yok, sabrımı kaybetmiş durumdayım. tahammül sınırlarımın çok daraldığını hissediyorum. uğradığım haksızlıkların sınırları kalmadı. bazı arkadaşlarım, çok farklı özelliklere, bambaşka kişiliklere sahip olsa bile haksızlığa uğratan sonucu kendi ellerimle inşa ettiğim konusunda hemfikirler. bir yanda kendi zavallılıklarını bertaraf etmek için çabalamak yerine biraz lüks ile bütün acılarını giderebileceğini sanan kemirgenler. diğer yanda hayal kırıklıkları ile yüzleşmek yerine hayali düşmanlar yaratarak iftira atacak kadar aşağılık ve sıradan olmayı tercih edenler. etrafım bunlarla sarılmış durumda.  hiç inkar etmeyeceğim yaşamlarının e

Hep babamdan bahsediyorum ama en az onun kadar hayran olduğum annemden pek detaylı bahsetmedim. Dün gelmiş bana şirin şirin hafif çekinerek ben Le Monde diplomatique okuyorum Cumhuriyet ek olarak veriyor biliyor musun? diyor :) Babamla aynı eğitim enstitüsü mezunu. Efendim bu insanlar en az bir müzik aletini iyi derecede icra etme zorunluluğu ile mezun olup 4 sene zorunlu görevde memleketlerinden uzakta yasayan genç insanlar. Hemen hepsi Cumhuriyetçi ideallere sahip. Annem mesela Van'da 4 sene bir yurt odasında kalarak öğretmenlik yapmış. Annem tabi babamdan farklı olarak ekonomik olarak daha üst bir sınıftan geliyor. Annesi ve babasının aileleri varlıklı aileler. Anneannem Macar bir ustadan terziliği öğrenmiş, dedem Osmanlı mirası Miri arazilerin sahibi bir ailenin çocuğu. Soyadı zaten Mirici :) Babam hep anneme takılıyordu bu sınıfsal farklardan ötürü. Annem ise babasının değil erkekliğin altında ruhunu sevgi ile koruyabilen annesinin öğretilerini edinmiş özgür bir kadın. Özgür k