CHP'nin İçindeki Canavar

İstanbul Ekonomi Araştırma Genel Müdürü Can Selçuki 29 Temmuz 2019'da attığı tweetle yeni bir fenomene parmak basıyordu. "CHP'li belediyeler en ufak bir hata yaptığında seçmen çok hızlı mobilize olup, en yüksek perdeden tepkisini ortaya koyuyor. Bu dönemde esas denetçi İçişleri Bakanlığı değil CHP'li seçmenin kendisi. Bazılarının partilerine açtığı son kredi gibi." 

Selçuki'nin yukarıda bahsettiği durum neye işaret ediyor? Yerel seçimlerden sonra göreve gelen CHP'li belediyelerde yapılan atamaların akraba-eş-dost kaynaklı hale gelmesi, belediyelerde başlatılan kötü niyetli uygulamalar ve parti tabanı tarafından benzeri durumlara karşı yükselen itirazlar.

Can Selçuki'nin attığı bir tweet elbette tek başına veri haline gelmiyor veya net bir sonuca varmamızı sağlamıyor. Ancak CHP içerisinde yaygın olan bir durumun bu olayla çakışması bu yazıya dair bir ana fikir oluşturdu. 

Türkiye'de araştırma şirketleri, parçalı halde dolaşımda olan demokratik alanın tekelleşmiş bir güç odağına terk edilmesi sonucu, her gün başka bir savrulmaya sürüklendikleri yeni dönemlerine girdiler. İşte böyle bir dönemde daha akıllı soruları başka şekillerde ve yöntemlerle yönelterek bu savrulmadan kurtulmayı deneyen bir oluşumda yer alan Can, benim yaklaşık 8 senedir tanıdığım birisi. Kendisi önemli profesyonel deneyimlere sahip ve Türkiye'de neyin, ne kadar yapılabileceğine dair deneyimlerini pek çok farklı seviyede deneyimlemiş. CHP'ye ve Türkiye'deki siyasi partilere dair deneyimi sadece faaliyet gösterdiği İstanbul Ekonomi Araştırma ile sınırlı olmayan Can'ın söyledikleri bu sebeplere bağlı olarak kıymet kazanıyor. Mesleki yeteneklerini beşeri deneyimleri ile birleştirince önemli bir şey söylediğini düşündürtüyor. Üstelik bunu ilk kez Can söylemiyor. Aksine Can'ın söylediği şeyi temellendiren durum Twitter'da binlerce insanın yüksek perdeden yaptıkları bir itiraza dayalı. 

Bir araştırma şirketi Genel Müdürü aslında verileştirerek açıklaması zor olan bir önerme getiriyor. Neden? Nedenini aşağıda konuşalım. 

Türkiye'de sadece AKP iktidarda kalmadı aynı zamanda CHP muhalefette kalmakta ısrar etti. Bir milyon sebep sayalım mı? Milli sporumuz haline gelen CHP sorgulamaları elbette bitmez. Bu sebeplere ek olarak iktidarsızlığın bir başka nedeni partinin tercih ettiği beşeri sermaye-siyasal kadro seçimi vs. adına ne derseniz deyin parti tarafından yapılan tercihler ile alakalı. Yazının başlığı aslında bir şey anlatıyor. CHP'nin içerisinde bir canavar var. Doyumsuz, donanımsız, bugün partiden soyutlansa Türkiye şartları içerisinde pek zavallı hale gelecek, kakofonik ve saldırgan siyasi profesyonellerin ellerine geçirdikleri mikro iktidarlarla kişisel kazanım arayışına girerek canavarlaşmaları. 

CHP içerisindeki bu canavar elbette Türkiye toplumundan bağımsız şekilde serpilmedi veya ortaya çıkmadı. Türkiye'de bugün seçmenin belirli bir kesiminin politik psikolojik motivasyonunu sağlayan şeyin liyakat-siyaset-adalet arasında oluşan bir denkleme bağlı olduğunu söyleyebiliriz. 

Peki bu denklemin unsurları ne? Aslında 2002 yılından beri bu ülkede tecrübe ettirildiğimiz pek çok şeyin izdüşümü bu unsurlar. Yani haksızlık duygusunun ve bir şey yapamamanın çok kaba bir zorbalıkla hissettirildiği ve bütün bu cehennem haline razı olmamız için pek çok açık seçik yalana inanmamızın beklendiği yıllar. Binlerce yurttaşın yaşıtlarına, meslektaşlarına, öykündüklerine, yakınsama duymasalar bile bir şekilde maruz bırakıldıkları muamelelerden haberdar olduklarına yapılanları gördükçe telaş ve panikle kaçış yolu aradıkları yıllar. Kimisinin gelebilecek tehditlerden korunmak amaçlı elini eteğini sosyal hayattan çektiği, kimisinin her an tehdit ve gözlem altında olduğuna dair sanrılara kapıldığı, kimisinin yurtdışında yaşam seçenekleri için sabahladığı günlerden bahsediyoruz. 

Şimdi bu günlerin simgesi olan ve ahlaki olarak muhalif herkes için dipsiz bir kuyuya düşüşün hatırası haline gelmiş KAYIRMACILIĞIN bir başka tarafta yeşillenmesi ile karşı karşıyayız. Hem de pek çok insanın bütün bu psikolojik ve maddi ağırlığa karşı ortak bir itiraz noktası bulabildiği bir zaman dilimi içerisinde, yerel seçim kazanımlarının hemen ertesinde. Yani aslında CHP'li bu belediye başkanlarının, yöneticilerin yaptıklarının sonucu kitleleri bir nevi derinlemesine hayal kırıklığına uğratmak. Tam ümitlenmek, nefes almak, biraz normalleşmek, -dur bakalım, geleceğimiz hakkında o kadar erkenden karaları bağlamayalım- derken gelen bu atamalar, yöntem tercihleri vs. 

Bu kadar naif olmanın ne gereği var, her şey böylesine pamuk ipliğine mi bağlıydı diyebilirsiniz. Evet, temkinli ve dikkatli olmak zorundayız. Ne CHP'nin ne de muhaliflerin, ötekilerin, kullanabilecekleri geniş kredileri yok. Başka türlü olabilecek bir Türkiye'yi göstermek, kanıtlamak zorunda olmanın çok kısıtlı şartlar altında gerçekleşmesi haricinde bir seçenek yok. Bu Türkiye'nin gerçeği ve şu anda değiştirebileceğimiz bir şey değil. Tarihi bagajlardan tutun sağcılığın yarattığı tuzaklarla dolu siyaset realitesine kadar çeşitli sebepler yüzünden Türkiye'de ilerici siyasetin hata yapabilme lüksü yok. 

Şimdi bütün yukarıda anlatılanlar ile gelinen noktayı düşündüğümüzde CHP'ye tepki gösteren tabanı, seçmeni veya seçmeni olmayan bütün yurttaşların aslında bir çığlığı var: Geleceğimizi bir kaç belediye başkanının veya parti yöneticisinin sıradan-vasat konfor arayışına heba edemeyiz.

Her şey ortada. Yeni bir seçmen kitlesi var. Faşizmin yarattığı koşullar altında bilgiye erişim, hak arama, varlığını devam ettirme, dayanışma metotları geliştirme, etrafında gelişen olayları teyit etme gibi benzeri sürüsüne meselede kendini aşmaya çabalayan yurttaşlara rastlıyoruz. Pek korkutulmuş, travmalara sahip bu insanlar bugün CHP'nin içerisindeki bu kompradorlara göz yummak gibi bir seçeneği değerlendirmiyorlar. Ulaşılan bilinç, kısa günün karı olacak ufak kazanımlar veya yersiz-ahlaksız taktiklerin getireceklerinden çok götüreceklerini açıklıkla görebilecek kadar olgun bir bilinç türü. CHP ana akım bir parti ve içerisindeki canavarların çokluğu inkar edilemez. Partinin ve ülkenin, trajik ve epik şansı ise kimsenin daha fazla 'şarlatanlığa' prim verecek imkanının olmaması. 

Dijitalleşme ile buluşan demokrasi mücadelesinde yeni dinamikler ortaya çıkıyor. Eski siyasetin sağladığı 'vasat konfor' & 'yiyici' tayfa yerli yerinde duruyor. Yurttaş geleceğini talep ediyor. Bin bir zorlukla kazandığı bilimsel birikim, emek kazanımı, aldığı mesafe için sadece haksızlığa uğramadan değerli bir hayat talebi olan milyonlar birikti Türkiye'de. Kısacası kompradorlara karşı yurttaşlar :)






Yorumlar

  1. Yazıyı çok başarılı buldum.Sanirim burada provakatif ve prodüktör hırs kavramlarını hatırlamak gerekiyor.CHPnin belli makamlara yakınlarını atama kolaylığını gösteren kadroları provokatif hırs örneği. Yani yetki elime geçince ben sana gösteririm.Oysa bu hırsı ya da is yapma isteğini prodüktör olana çevirmek gerekiyor.Yol uzun,kolay gelsin

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız daha üretken bir enerjiye odaklamak gerekiyor biriken her şeyi ancak provakatif hırs konusunda partinin rakiplerine karşı hamle yaptığından emin değilim. Aksine stabil bir rant arayışı içerisinde davranılıyor.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Need for a rapid change before the arrival of ecological crisis is still valid

Erzurum'da Güzelyurt'un Ruşen abisi...