Aydın'daki Asansör
Aydın'da yaşanan olay aklıma Romanya'da büyük infiale sebep olan Colectiv vakasını getirdi . 1 vatandaşımız da dahil olmak üzere, 64 kişi ölmüştü. Sonrasındaki protestolarla, Colectiv dahil ülke genelinde pek çok mekanın kurallara aykırı olarak işletildiği ortaya çıkmıştı.
Romanya; siyaset, bürokrasi ve özel sektör ve hatta spor dünyası arasında kurulan adeta sonu gelmeyen bir yolsuzluklar ve çıkar ağı içinde debelenen bir ülke. Ülke insanı nereye dönse, toplumsal olandan çalıp şaşalı hayatlar kuran birbirini kollayan gruplar ile karşılaşıyor.
Yurt dışına büyük göç veren, yolsuzluğun ve kayırmacılığın hemen her siyasi grubun gövdesini oluşturduğu ülkede bir gece kulübünde çıkan yangından sonra denetimsizliğin ve rüşvetin, hayatın bütün alanlarında gündelik hayatta herkesin hayatını tehlikeye attığı iyice ayyuka çıkıyor
Günler süren protestolar ve Colectiv olayı ülkede hala iz bırakmış halde. Bu olaylardan sonra başbakan ve bakanlara kadar istifalar yaşanıyor. Romanya için alınması gereken mesafe henüz çok ancak dinamik bir toplumsal refleks bir süredir vardı. Yıllardır protesto dalgaları oluyor
Türkiye'de elimizde kalan şey gündelik yaşamın içinde ölümün her gün rastlananilir duruma gelmesi. Böyle bir halde bile toplumun sinir noktaları birbirinden kopmuş halde. Tepki vermenin atomize edildiği, bir tepkinin diğerine uyaran etkisi yaratamadığı bir noktadayız.
Kriminalleştirmenin devlet eliyle, kaynağı kurumsal hukuksuzluk, gerçekleştirildiği noktada yurttaş; canı yandığı için bağıranın bir şekilde suçlu, şeytani veya işgüzar olduğuna kendini ikna ediyor. Kolay, pratik ve hatta rasyonel olanın bu düşünme şekli olduğunu düşünüyoruz.
Damgalanmanın yarattığı bir dipsiz kuyu var. Hak arayışında olanlar teker teker şeytanlaştırılırken itiraz etmeyi, karşı süreç yürütmeyi ve tersine çevirebilmeyi unutuyoruz. Her şeye dair hafızamız ve kapasitemiz atomize ediliyor. Birlikte yaşayan bir insan güruhu olma durumu bu.
Normalimiz değişiyor. Birbirimize, birbirimizin huzurunu bozduğunu iddia ederek yabancılaşıyoruz. Günü geçiriyoruz. Sonuç alamadıkça kendimize, topluma ve hayatın akışına küsüyoruz aslında. Bu hale gelmemizin sorumlularını biliyoruz ama elimizde, avucumuzda olana da kıyamıyoruz.
Bir ihtimal atomize olmuş bir toplumda her saniyesi belirlenen, hangi kıskacın nerede başlayıp nerede bittiğini kestiremeyeceğimiz bir tahakküm ağının içinde nefes almaya çalışarak yaşıyor olacağız.
Bu kadar bir diğerinin itirazını değersiz gören, kendi sesini başka itirazları susturmak ve aslında böylece kendi öfkesini bastırmak için kullanan bir toplumun varacağı nokta bugünlerden çok daha iyi bir yere varmaz. O asansör; kutsanan düzenin, otoritenin, disiplinin sonucu.
Yorumlar
Yorum Gönder